14 Mart’ı Kutlayamıyoruz!

Sosyal Medyada Paylaş

Ülkemizde her 14 Mart tarihi geldiği zaman siyasiler, idareciler, meslek odaları ve bir takım demokratik kitle örgütleri ‘Tıp Bayramı’ çerçevesinde çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.

Bu etkinliklerin çoğu yemek tertiplemek tarzında olmakla beraber bazı kuruluşlarca da hekimlik ve sorunları bir hafta içerisinde tartışılıp kamouyunun önüne getirilmektedir.

Yıllardır alışıla gelen bu etkinliklerin hekimlerimizin hiç bir sorununun çözümüne katkıda bulunmadığı da hep birlikte yaşadığımız bir durumdur.

Biz Milliyetçi Hekimler Derneği olarak sağlık sorunlarının ve hekimlerle ilgili sorunların ciddi bir şekilde konunun tüm taraflarının etkin katılımıyla ele alınarak çözülmesinden yanayız.

Yine hekimlerimizin bir çok sorununun bulunduğu bu 14 Mart tarihinde ülkemizin sağlık sorunlarını ve hekimlerimizin sorunlarını kısaca sıralamak ve bu sorunlar çözüme kavuştuğunda 14 Martları ‘bayram’ olarak kutlayabileceğimizi ifade etmek istiyorum.

Günümüzdeki sağlık politikaları ve hekimlerin içerisinde bulunduğu duruma baktığımızda hiçte iç açıcı olmadığını görmekteyiz. Bir taraftan sağlığın sisteminden kaynaklanan sorunlar, diğer taraftan sağlık çalışanlarının kendi sorunları nedeniyle iki başlı bir sağlık problemiyle karşı karşıyayız.

Hekimlere devlet hizmeti yükümlülüğü adı altında dayatılan çağ dışı, hukuk dışı ve politikacılara ‘bak köyünüze doktor getirdim’ lafını ettirmekten başka hiç bir sağlık sorununun çözümüne katkısı olmayacak bir uygulamayla karşı karşıyayız.

Elbetteki; Türk milletinin her ferdinin doktora ve sağlık hizmetine kolay ulaşabilir olması bizimde arzumuzdur. Fakat alt yapısı olmayan, bir çok sorunu bulunan bir sağlık sistemini, dağ başlarına doktor göndermekle düzeltebilmeniz ve insanımıza sağlık hizmeti sunabilmenizde asla mümkün değildir.

Görev yaptığımız birimlerdeki yardımcı sağlık personeli eksikliği, tıbbi cihaz ve malzemelerin yetersizliği ve fiziki şartlar nedeniyle çoğu zaman hasta ve yakınları ile karşı karşıya getirilmekteyiz. insanın tahammül sınırlarını zorlayan sıklıkta ve uygun konforun sağlanamadığı nöbetler nedeniyle hekimlerimiz ciddi sorunlar yaşamaktadır. Her şeyden önemlisi can güvenliğimizde tehlike altındadır.

Hekimlerimiz, aldığı eğitime ve yaptığı hizmete karşılık hiçte tatmin edici olmayan ve Türkiye Kamu-Sen araştırmalarına göre de yoksulluk sınırının altında kalan bir ücret almaktadır. Bunun neticesinde mesai haricinde poliklinik veya özel hastanelerde komik ücretler karşılığı nöbet tutmaya mecbur edilmektedir. Bunlar yetmiyormuş gibi birde Sayın Başbakan tarafından çok para kazanan açgözlüler gibi kamuoyuna takdim edilmektedir.

Yine son zamanlarda sağlık alanında özelleştirme gayretleri olduğunu görüyoruz. Özelleştirme, özerkleştirme veya sağlık hizmetinin devlet eliyle sunulmasının faydaları yada sakıncaları tam olarak ortaya konmadan bazı adımlar atılmaktadır. Görünen odur ki; bu adımlar sağlık kurumlarımızı küresel efendilere teslim edecek ve biz hekimleri bunların emrinde çalışan birer köle haline getirecektir.

Yine bu günlerde düşünülmeden ve tartışılmadan ortaya atılan “ithal doktor” meselesi konuşulmaktadır. Konunun ortaya konuluş tarzına bakıldığında son derece siyasi pragmatist bir yaklaşımla ele alındığını görmekteyiz. Güya yabancı doktoru halkımızın ayağına getirdiğini iddia edenler aslında ülkemiz hekimleri ile alay etmekte, hekimlerimizi 150 dolarlık adam olarak görmekte, sanki hizmet etmekten kaçan bir meslek mensubu olarak tarif etmeye çalışmaktadır. Oysa her Türk hekimi mensubu olmakla şeref duyduğu Türk milletine hizmetten onur duymaktadır.

Biz Milliyetçi Hekimler Derneği olarak, bir Türk hekimi hangi durum ve şartlarda gelişmiş batı ülkelerinde çalışabiliyorsa mütekabiliyet esasına göre yabancı bir hekimin de ülkemizde çalıştırılabileceğini düşünüyoruz. Oysa İthal doktor konusu medyadan takip ettiğimiz kadarıyla hiçte masum bir anlayışla gündeme getirilmemiş bilakis ülkemiz insanının ve kaynaklarının küresel çok uluslu şirketlere peşkeş çekilmesinin önünü açmaya yönelik çalışmaların bir adımı olarak ortaya çıkmıştır.

Dün, emperyalizme karşı okulunu, gençliğini, sevdasını ve geleceğini terk ederek Çanakkale’ye koşmuş ve şehit düşmüş ‘tıbbiyelinin ruhunu’ yeniden canlandırarak Türk milletinin her ferdine hak ettiği sağlık hizmetini sunabildiğimiz zaman anlamına uygun olarak 14 Martları bayram havası içerisinde kutlayabiliriz.

Bu duygu ve düşüncelerle Türk hekimlerinin 14 Mart Tıp Bayramını tebrik eder, Milliyetçi Hekimler Derneği olarak tüm sorunlarının çözümüne yönelik mücadelenin içerisinde olacağımızı bilmelerini ve derneğimize üye olarak bu mücadeleye güç vereceklerini belirtmek isterim.